Image Alt

Keramika

Kırk Yıllık Hatır: Türk Kahvesi!

Geçmişi milattan önce 850’li yıllara dayanan, ilk başlarda “Kara Altın” “ismiyle anılan kahve, Türkler tarafından geliştirilen pişirme yöntemiyle yeni bir isme kavuşmuştur :

“Türk Kahvesi”

İçenlerin kendilerini zinde ve uyanık tuttuğu için tercih ettiği kahve tüketimi aynı zamanda bir kültürü beraberinde getirir. Dilerseniz kahvenin bu uzun yıllar süren yolculuğuna bir göz atalım.

Bugün birçok araştırmacının hem fikir olduğu şekilde kahvenin Etiyopyalı bir keçi çobanının tesadüf eseri keşfettiğine inanılıyor. Kahve meyvesini yiyen keçilerin canlandığını fark eden çoban, kendisi de tadına bakıyor ve aynı etkileri kendi bedeninde gözlemliyor. Daha sonra zamanının keşiflerine götürüyor. Fakat keşişler kahvenin tadını beğenmedikleri için ateşe atıyorlar. Bir süre sonra yanan kahve çekirdeklerinin aroması ile adeta büyüleniyorlar. Ve kahvenin binlerce yıl süren serüveni de böylelikle başlamış oluyor.

Türk Kahvesi, 2013 yılında UNESCO tarafından “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi” ne dahil edilen bir değerdir.

Bu gün dünya üzerinde bir sürü demleme, pişirme ve sunum şekli olan kahve Türklerin topraklarını Yemen’e kadar genişletmesi ile birlikte bugün UNESCO tarafından da tescillenmiş haliyle farklı bir boyut kazanıyor.

Türk Kahvesini diğer kahvelerden ayıran en büyük özelliği kullanılan çekirdeğinin Arabica cinsi olması. Dünya genelinde yüzlerce çeşit kahve ağacı türü, ve dolayısıyla yüzlerce çeşit kahve çekirdeği bulunuyor. En çok tercih edilenler; Arabica, Robusta ve Liberica… Her çekirdek, ağacının bulunduğu bölgenin iklim,toprak ve coğrafi özelliklerinin karakteristik özelliklerini üzerinde taşıyor.

Bu birbirinden farklı coğrafyalarda yetişen çekirdeklerden farklı kahveler meydana gelmesinde en büyük etkenlerden birisi de öğütülme kalınlıkları.

Türk Kahvesinde çok ince çekilmiş Arabica türü kahve çekirdekleri kullanılıyor. Dünyadaki diğer kahveler demleme yöntemiyle hazırlanırken Türk Kahvesinde pişirme yöntemi kullanılıyor.

Türk Kahvesi Pişirme yöntemi ile hazırlanır. Cezveye bir ölçü soğuk su bir ölçü kahve ve tercihe göre şeker ilave edilerek ağır ateşte pişirilir.

Bu pişirme yöntemi ile diğer kahvelerden ayrılan Türk Kahvesi sunumuyla da diğerlerinden farklıdır; filtrelenmeden posasıyla servis edilen tek kahvedir.
Türk kahvesi, ince yuvarlak köşeli özel fincanlarda servis edildiğinden diğer kahvelerden daha uzun süre sıcak kalır.

Türk Kahvesi, fincanının özel tasarımı ile daha uzun süre sıcak kalır.

Gelelim başlıkta da bahsi geçen kahvenin kırk yıllık hatrının hikayesine;

Günümüze dek ulaşan bir rivayete göre hikaye, Üsküdarlı bir kahve satıcısının, kahvesine gelen Rum gemi kaptanına kahve ikram etmesiyle başlar. Aradan 40 yıl geçer ve Üsküdarlı kahveci, bir savaşta esir düşer. Ömrünün son demlerini Sisam adasında esir olarak geçirip orada öleceğini düşündüğü sırada gözleri bir çift göz ile buluşur. Bu gözler 40 yıl önce Üsküdar’daki dükkanında kahve ikram ettiği Rum kaptana aittir. Kahveciyi tanıyan Rum kaptan, kendisine 40 yıl önce kahve ikram eden adamı hatırlar ve kahveci özgürlüğüne kavuşur…

Kırk yıllık hatrı olan kahvelerinizi sevdiklerinizle en güzel günlerde sıcak sıcak içebilesiniz diye bizler de çalışmaya devam ediyoruz. Birbirinden renkli ve güzel kahve takımlarımıza ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.

https://www.keramikashop.com/kahve-takimlari-pmk88